Süleyman İNCEKARA
Dünyada çok hızlı bir biçimde gerçekleşen siyasi, ekonomik ve teknolojik gelişmeler milli eğitim sistemlerinin bu gelişmeler ışığında tekrar ele alınmasını zorunlu kılarken; yeryüzünde yaşanan hâkimiyet savaşları, uluslararsı güvenlik problemleri, enerji kaynaklarına hükmetme isteği, uluslararası ortaklıkların rolünün her geçen gün daha da artması, ülkelerin kaynaklarını daha iyi değerlendirme çabaları ve küreselleşme gibi faktörler coğrafya eğitimini bir adım daha öne çıkarmaktadır. Bu noktada ülkesinin kaynaklarını ve dünya ülkeleri arasındaki yerini çok iyi bilen, olayları yerel ve küresel ölçekte ele alarak dünüşebilen ve yine yerel ve küresel ölçekte harekete geçebilen dünya insanı yetiştirmek coğrafya eğitiminin temel hedeflerinden biri haline gelmiştir.
Gelişimlerini tamamlamış ülkeler bu hedefler ışığında 1980’li yıllardan itibaren eğitim sistemlerini öğretim programları, öğretim yöntemleri, fiziki ve teknolojik altyapı ve öğretmen eğitimi açısından hızla yeniden yapılandırma yoluna gitmiş; yaşanan problemlere pratik çözümler bularak en iyiye ulaşma amacıyla sürekli bir yenilenme ve gelişim süreci içerisine girmiştir. Buna bağlı olarak coğrafya eğitimi üzerindeki eğilimler, en yeni teknolojilerin hangi yollarla coğrafya derslerine adapte edilebileceği, öğrencilerin çevreye daha duyarlı vatandaşlar olarak nasıl yetiştirilebileceği, coğrafyanın kapsayıcı ve bütünleştirici bakış açısının okul programlarına adaptasyonunun nasıl gerçekleştirilebileceği, CBS’nin ortaöğretim seviyesinde toplumsal projelerde kullanımının nasıl yaygınlaştırılabileceği, coğrafya derslerinin teknolojiyle iç içe büyüyen öğrencilere hangi metotlarla daha etkin olarak öğretilebileceği ve bir dünya insanı olma yolunda öğrencilerinin yetenek ve becerilerinin nasıl üst düzeye çıkarılabileceği gibi meseleler üzerinde yoğunlaşmaktadır.
Coğrafya eğitiminde yaşanan gelişmeler ışığında Türkiye’de coğrafya eğitimine baktığımızda ise tarihinde sadece iki kez ve ikincisi ilkinden 61 yıl sonra toplanabilen coğrafya kongresi, 1998 yılında uygulamaya sokulabilen eğitim fakültelerinin yeniden yapılandırılması reformu ve son olarak ancak 2005–2006 yılında gerçekleştirilebilen problem çözmeye yönelik, öğrenci merkezli program yaklaşımı Türkiye’nin diğer birçok konuda olduğu gibi coğrafya eğitimi konusunda da önemli ölçüde geri kaldığının açık birer göstergesidir. Bütün bunlara rağmen coğrafya eğitiminde son yıllarda yapılan müfredat değişiklikleri, öğretmen eğitiminin kalitesinin yükseltilmesi, coğrafya eğitimi ile ilgili yapılan ulusal ve uluslarası çalışmaların sayı ve kalitesinin artması, CBS ve Uzaktan Algılama gibi teknolojilerin çeşitli eğitim kademelerindeki eğitim ve uygulamalarının yaygınlaşması, coğrafyacıların disiplinler arası çeşitli projelerde yer alma çalışmaları gibi gelişmeler gelecek açısından oldukça ümit vericidir.
Kaynak:
MARMARA COĞRAFYA DERGİSİ SAYI:16, TEMMUZ – 2007, İSTANBUL
ORTAÖĞRETİM COĞRAFYA EĞİTİMİNDE ULUSLARARASI EĞİLİMLER VE TÜRKİYE ÖRNEĞİ (International Trends in Secondary Geographic Education: The Case of Turkey) Dr. Süleyman İNCEKARA
Not: Çalışmanın sonuç bölümü alınmıştır.